2020 Ulusal Risk Envanteri Yayınlandı

2020 Ulusal Risk Envanteri Yayınlandı

Adettendir genelde biten yıl değerlendirilir ve gelecek yıla ilişkin beklentiler sıralanır. Risk yönetimi metodolojisinde ise öncelikle beklentilere ve projeksiyonumuza odaklanırız. 2019 yılında gerçekleşen riskler, maliyetleri ve daha nice olumlu veya olumsuz gelişme zaten yıl içinde raporlandı ve haberleri süsledi. Bu yüzden 2020 yılına başladığımız bugünlerde 2019 yılını değerlendirmekten ziyade 2020 yılını değerlendirmek bizim açımızdan daha fazla anlamlıdır.

Ulusal Risk Envanteri; aslında finans sektöründen sigorta sektörüne, reel sektörden hizmet işletmelerine, kamu kurumlarından sivil toplum kuruluşlarına kadar genişleyen yelpazede farklı kurumların farklı gerekçelerle ihtiyaç duyulan risk verilerinden oluşmaktadır.

Türkiye'de Kurumsal Risk Yönetimi olgunluk seviyesi henüz istenen aşamada değildir. Risklerin öncelikle makro seviyede anlamlandırılması ardından da işletme ve/veya kuruluşlar seviyesinde hem stratejik planlama aşamasında hem de yıllık planlama seviyesinde kullanılması gerekmektedir.

İster kar amacı olsun isterse de olmasın hemen hemen her türden işletme ve/veya kuruluşun riskler karşısında bir aksiyon planının olması zaruridir. Riskler çok geniş yelpazede finansal riskleri de içereceği gibi yasal uyum risklerini de içerecektir. Bu çerçevede risklerin hem ulusal düzeyde makro seviyede hem de işletme ve/veya kuruluşlar seviyesinde tanımlanması ve değerlendirilmesi önemlidir.

Türkiye'de bireylerin yatırım kararlarında başarılı oldukları ve son derece isabetli yapıldığını uzun yıllardır gözlemekteyim. Ulusal Risk Envanteri çalışması esnasında da aslında ankete katılım gösterenlerin özellikle genç işsizliği ve diğer kritik riskler açısından neredeyse gerçekleşmiş istatistiklere çok yüksek seviyede paralel beklentilere sahip olduğunu gözlemledim. Örneğin 2019 yılı Eylül ayı itibariyle genel işsizlik oranı % 13,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Genç işsizlik oranı % 4.5 puan artışla yüzde 26.1 olarak gerçekleşti. Anket katılımcıları ise bu veri açıklanmadan genç işsizliği riskini 1. sırada skorlamışlardı. Buradan hareketle genel ifadeyle sokağın riskler konusundaki beklentisinin isabetli olduğunu ifade edebiliriz.

Daha teknik ifadeyle davranışsal olarak bireylerin risk faktörlerini çok yakından izledikleri ve isabetli tahminlerde bulunduklarını söyleyebiliriz. Bu duruma diğer bir örnekte döviz kuru konusudur. Bireylerin ve işletmelerin döviz kur riskine karşılık TL mevduattan döviz mevduatına geçtikleri son açıklanan BDDK verilerinden anlaşılmaktadır. Davranışsal boyutta muhtemel döviz yatırımcılarının yüksek bir çoğunluğu aynı dönemde döviz pozisyonlarını değiştirmişlerdir.

Hedef kitlesi ağırlıklı olarak risk yönetimi ve finans profesyonelleri olmak üzere risk yönetimi alanında tecrübeli profesyonelleri de kapsayacak ölçekte geniş tutulmuştur.

Anket çalışmasına risk yönetimi sürecinde aktif olarak görev alan, işletmelerde finans departmanı başta olmak üzere kritik pozisyonlarda görev yapan 407 kişi katılım sağlamıştır. Anket katılımcılarının çalıştıkları işletmeler orta ve büyük ölçekli işletmeler/kurumlar olarak sınıflandırılabilir. Anketin temel amacı; 2020 yılında karşılaşılması muhtemel risklerin ulusal ölçekte değerlendirilmesidir. 

Rapora aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. ...

Yazar: Prof. Dr. Davut Pehlivanlı


turkey-national-risk-report-2020-last-.pdf




Galeri